1960 DARBESİ!

1960 DARBESİ!

Enes Eskin - 1 yıl önce - Siyasi Tarih - 752


27 MAYIS 1960 DARBESİ

2. Dünya Savaşı Sonrasında Türkiye Siyaseti:

2. Dünya Savaşının galip tarafı olan Müttefikler demokratik devletlerdir. 1. Dünya Savaşının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ise iki kez çok partili hayata geçip demokrasiyi tam manasıyla uygulamaya çalışsa da dönemin şartları yüzünden bu geçişler denemeden öteye gidememiştir. Türkiye ancak 2. Dünya Savaşı bittikten sonra çok partili hayata geçebilmiştir. Nihayet Çok partili hayata geçen Türkiye 1950 seçimlerinde Demokrat Parti(DP)’yi seçerek Hükümet durumunda olan Cumhuriyet Halk Fırkasını (CHF) muhalefet partisi durumuna geçirmiştir. 14 Mayıs 1950 seçiminin ardından Celal Bayar DP Genel Başkanlığından istifa ederek Cumhurbaşkanı olmuştur. Celal Bayar Cumhurbaşkanı olduktan sonra Adnan Menderes Başbakan olarak tayin edilmiştir.

Hükümet Etme görevini devralan Demokrat Parti bürokratik, ekonomik, siyasi, askeri alanlarda farklı yönelimlere gitmişlerdir. Örneğin bürokraside tek parti iktidarı dönemindeki katı anlayıştan uzaklaşarak halkı, özellikle İstanbul Üniversitesi Mezunu gençleri bürokrasinin farklı alanlarında göreve getirilmiştir. Ekonomik olarak daha liberal yani özgürlükçü bir anlayışla hareket eden DP özelleştirmelere de yönelmiştir. Askeri alanda ise olası bir müdahale ihtimaline karşı ordu üst kademesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. 

2. Dünya Savaşı Sonrası Türkiye’nin Dış İlişkileri:

2. Dünya Savaşı sonunda savaşan – savaşmayan tüm devletlerin ekonomileri kötü durumdaydı. ABD başta kendi ülkesini ve diğer ülkeleri kalkındırmak için bir dizi plan uygulamaya başladı. Bu planlardan bazıları bizim ülkemizin de aldığı Marshall Yardımları, Truman Doktrinidir. ABD bu yardımları başka devletlerin ekonomilerini kalkındırmaktan çok kendi ekonomisini güçlendirmek için uygulamıştır.

2. Dünya Savaşı sonrasında iki büyük güç ABD ve SSCB arasında soğuk savaş diye tanımlanan güç savaşı başlamıştır. Türkiye de bu soğuk savaşın dolaylı olarak içinde bulunmuştur. Sovyet tehdidine karşı Türkiye ABD ile yakınlaşmış ve yanında hareket etmiştir. Hatta Kore Savaşı’na asker göndererek dahil olmuş ve doğrudan da komünizm ile mücadele etmiştir. Kore Savaşından sonra NATO’ya dahil olan Türkiye ABD’den pek çok yardım ve hibe almıştır. ABD’den alınan bu yardımlar ve hibeler maalesef Türkiye için uzun vadede kötü sonuçlar doğurmuştur. Çünkü alınan yardım ve hibeler yüzünden ülkede ağır sanayi gelişimi çok yavaşlamıştır. Örneğin; Kıbrıs Harekâtı için hazırlığa başlandığında ABD’nin nota vermesi sonucu harekatın iptal edilmesine sebep olmuştur. 

DP İktidarı Boyunca Muhalefetin Durumu:

DP iktidara geldiğinde CHF ile birbirlerine zıt kutuplarda hareket etmeye başladılar. Zamanla DP’de tek partili dönemin kötü miraslarından olan muhalefeti bastırma – yok etme tutumu içine girdi. Bu durum tek partili dönemdeki kadar sert olmasa da atılan adımlar kötü sonuçlara sebep olmuştur. Örneğin; seçimde CHF’ye oy veren bir köyün elektriğinin kesilmesi, Kırşehir’in ilçe yapılması, muhalefet partilerinin etkinliklerinin yasaklanması, tutuklamaların yapılması gerilimi arttırmıştır. 

27 Mayıs 1960 Darbesi’nin Kıvılcımı:

1960 yılına gelindiğinde Tahkikat Komisyonunun kurulması gerilimi iyice arttırmıştır. Ülkenin girdiği bu çıkmaz ve neredeyse halkın birbirini kırmaya başlayacağı duruma karşı TSK bir muhtıra(mektup) hazırlayarak hükümete iletilmiştir. Bu muhtıra hükümet tarafından dikkate alınmamıştır.

26 Mayıs’ı 27 Mayıs’a bağlayan gece TSK içinde emir komuta zinciri dışında Darbe yapılmıştır. 38 Subay tarafından Darbe Bildirisi hazırlanıp yayınlanmıştır. Darbenin ardından İzmir’de bulunan Genelkurmay Başkanı Cemal Gürsel Ankara’ya çağrılmıştır. Ankara’ya geldikten sonra komutayı Cemal Gürsel almıştır.

Darbeden Sonra Yönetim:

Emir komuta zinciri dışında yapılan 27 Mayıs Darbesi sonrasında kurulan Milli Birlik Komitesi yönetim görevini üstlenmiştir. Zamanla Milli Birlik Komitesi içinde fikir ayrılığı ortaya çıkmıştır. Bu ayrılığın temeli yönetimin nasıl devam edeceği konusunda olmuştur. Bu fikirler şunlardır: Makul bir süre içinde sivil yönetime yetkiyi devretmek; Yönetimin asker elinde kalması ve ordunun uzun süre boyunca egemen olmasıdır. Bu fikir ayrılığı çok büyük sorunlara sebep olabileceği için Milli Birlik Komitesi içinde de bir iç darbe meydana gelmiş ve ordunun yönetimde uzun süre kalması gerektiğini düşünenler uzak görev yerleri belirlenerek gönderilmiştir(sürgün).

Milli Birlik Komitesi’nin emriyle yeni bir anayasa hazırlanması için Kurucu Meclis oluşturulmuştur. Kurucu Meclisin kurulması ile yasama görevi Kurucu Meclise geçmiştir. Yeni anayasa için İstanbul ve Ankara Komisyonu oluşturulmuştur. Ankara Komisyonu tarafından hazırlanan tasarı daha çok kabul görmüştür. Hazırlanan yeni anayasa 9 Temmuz 1961’de halkoylamasına sunulmuştur. Halkoylaması neticesinde yeni anayasa kabul edilmiştir ve 20 Temmuz 1961’de Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 

Siyasilerin Yargılanması ve Askerin Yönetimden Çekilmesi:

Darbenin ardından Yassıada’da kurulan Yüksek Adalet Divanı yargılamalara başlamıştır. Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanan 592 sanığın 123’ü suçlamalardan beraat etmiştir. 418 sanık hakkında çeşitli hapis cezaları, 14 sanık için idam kararı, 31 sanık için müebbet hapis cezası verilmiştir. 5 sanığın davası da düşmüştür. İdam cezasına çarptırılan 15 kişiden 3’ü Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın infazı Milli Birlik Komitesi tarafından 13 evete karşı 9 hayırla onaylandı. Celal Bayar’ın infazı da 65 yaşının üzerinde olduğu gerekçesi ile müebbet hapse çevrildi. Cumhuriyet tarihine seçilmiş Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Maliye Bakanı idam edilerek tarihimize kara bir leke olarak düşmüştür.

Darbenin ardından ilk askeri hükümet kurulmuştur. Kurulan bu askeri hükümet 5 Ocak 1961 yılına kadar görev yapmıştır. Ardından Cemal Gürsel(Genelkurmay Başkanı) yeni kabineyi kurmuştur. Askeri yönetim devam etmiştir. 15 Ekim 1961’de seçimler yapılmıştır. Seçim sonuçları CHP %36.7, Adalet Partisi %34.8 diğer partiler ve adaylar toplamda %29.5 oy almıştır. Seçim sonucundan rahatsız olan ordu içinde hareketlenmeler meydana gelmiş ve 21 Ekim isimli bir protokol imzalamışlardır. Bu protokole göre seçimler geçersiz sayılacak ve Meclis açılmayacaktır. Fakat İsmet İnönü devreye girerek bu protokolün uygulanmasına engel olmuştur. Sonucunda Cemal Gürsel’in Cumhurbaşkanı, İsmet İnönü’nün ise Başbakan olması konusunda anlaşılmıştır. 1961-1965 yılları arasında İsmet İnönü 3 ayrı koalisyon hükümeti kurmuş ve Başbakanlık yapmıştır. Cumhurbaşkanı olarak eski Genelkurmay Başkanı olan Cemal Gürsel ise 28 Mart 1966’ya kadar görev yapmıştır.  

Kaynakça:

 

International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 10/1 Winter 2015, p. 511-534 Arş. Gör. Dr.  Tekin ÖNAL

 

Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2011/2, Sayı:14 Doç. Dr. Süleyman SEYDİ

 

TUNÇ, Bilal (2020). “Türk Anayasa Tarihinde 1961 Anayasası’nın Yeri ve Önemi”. Karadeniz Araştırmaları. XVII/67: 657-692.

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ TARİH ANABİLİM DALI MARSHALL PLANI VE TÜRKİYE’YE ETKİSİ Yüksek Lisans Tezi İrem YÜCEL Ankara 2018

 

Aziz Kılıç, Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Kasım 2020

 

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Cilt:1, Sayı:2, Aralık 2017, ss. 13-28 Arş. Gör. Dr. Levent BÖRKLÜOĞLU

 

Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Sayı: 29 Yıl: 2010/2 (253-269 s.) Dr. Mücahit ÖZÇELİK

YORUMLAR
YAZAR
enes-eskin-1643295470.jpg

Enes Eskin

ARA
REKLAM
EN ÇOK OKUNANLAR
BÜLTEN ABONELİĞİ

Son paylaşılan makalelerden, anında haberdar olmak için bültene katılın.

Sosyal Bağlantılar
hukukmirasim
hukukmirasim
hukukmirasim