KAST ve TAKSİR

KAST ve TAKSİR

Enes Eskin - 1 yıl önce - Ceza Hukuku - 187


KAST

Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinde kastın tanımı şu şekilde yapılmıştır; 

Madde 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir. 

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

Buradaki tanıma göre TCK kastı ikiye ayırmıştır. Birinci fıkrada bahsedilen bilerek ve istenerek gerçekleştirilen fiiller doğrudan kast, ikinci fıkrada geçen öngörmesine rağmen fiili gerçekleştirilmesi ise olası kasttır. 

Doğrudan kast için bir kişinin suç kapsamında olan bir eylemi gerçekleştirme anına bakılır. Örneğin; A kişisi husumetli olduğu B kişisini öldürmek maksadıyla silahla vuruyor. Burada A’nın fiili bilerek ve isteyerek gerçekleştirdiği açıkça görülmektedir. 

Olası kast için ise kişinin durumu öngörmesine karşılık olursa olur olmazsa olmaz mantığı ile hareket etmesidir. Örneğin; A kişisi kalabalık bir caddede silahla rastgele ateş ederek birini vurursa bu durumda olayın sonucunu öngörmesine rağmen fiili gerçekleştirdiği için olası kast unsurunu yerine getirmektedir.

TAKSİR

Türk Ceza Kanunu’nun 22. maddesinde açıklanan taksirin tanımı şu şekildedir;

Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır. 

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. 

(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

Buradaki tanıma göre TCK taksiri ikiye ayırmıştır. İkinci fıkrada bahsedilen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla gerçekleştirdiği veya gerçekleştirmediği bir fiilden doğacak sonucu öngörmemesi bilinçsiz taksiri oluşturur. 

Bilinçsiz taksire örnek olarak; Zayıf bir çekme halatı ile eşya çeken bir kişinin halatın kopacağını düşünmeyerek eylemine devam etmesi ve neticede halatın koparak bir yaralanmaya sebep olması, işveren tarafından daha önce bir şey olmadı diyerek iş güvenliği önlemlerinin sonucu gerçekleşen bir yaralanma durumu gösterilebilir. 

Üçüncü fıkrada düzenlenen bilinçli taksir ise failin öngördüğü neticeyi istememesine rağmen fiili gerçekleştirmesi ve istenmeyen neticenin meydana gelmesidir. 

Bilinçli taksire örnek olarak; Trafikte tek şeritli yolda sollama yapılmaya çıkılması durumunda karşıdan araç gelmesi durumunda kaza olacağı öngörülmesine rağmen sollamaya çıkılması ve istenmeyen kazanın meydana gelmesi, havaya silahla ateş açılması sonucu birinin yaralanabileceği öngörülmesine rağmen bir şey olmaz denilip istenmeyen neticenin meydana gelmesi verilebilir. 

Unutmamak gerektir ki bilinçli taksir ve olası kast birbirine çok benzer kavramlardır. Bu iki kavram arasındaki temel fark; bilinçli taksirde neticenin gerçekleşmesi istenmemekte, olası kastta ise olursa olur mantığı ile hareket edilmesi ile sonucun meydana gelmesidir. 

TCK’da yer alan suçlar bakımından kast ve taksir unsurları düzenlenmiştir. Bu düzenlemenin dışında kıyas yaparak suç tiplerini farklı sınıflandırılması yanlıştır. Kıyas yasağı ilkesine aykırıdır. 

YORUMLAR
YAZAR
enes-eskin-1643295470.jpg

Enes Eskin

ARA
REKLAM
EN ÇOK OKUNANLAR
BÜLTEN ABONELİĞİ

Son paylaşılan makalelerden, anında haberdar olmak için bültene katılın.

Sosyal Bağlantılar
hukukmirasim
hukukmirasim
hukukmirasim