TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ

TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ

Enes Eskin - 1 yıl önce - Siyasi Tarih - 1795


TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ

Osmanlı Devleti 1876 yılında meşrutiyeti ilan ettiğinde padişahın yanında mecliste mebuslar da seçilmiştir. Osmanlı-Rus Harbi sırasında meclis içindeki ayrılıkçı mebusların bölücü hareketleri sonucunda meclis fesih edilmiştir. 1909 yılına gelindiğinde 2. Meşrutiyetin ilanı ile birlikte Meclis tekrar açılmış akabinde çeşitli fırkalar kurulmuştur. Fakat bu süreçte ülkede ki iç çatışmalar yüzünden verimli bir şekilde faaliyet yürütememiştir.

Osmanlı’nın son dönemlerinde ilan edilen 2. Meşrutiyet ile geçilen sistemde, İttihat ve Terakkiye karşı, muhalif olarak kurulan Hürriyet İtilaf Fırkası kuvvetlenince İttihat ve Terakki diğer fırkaları fesih edip tek başına varlığını sürdürmüştür. Görünüşte Devletin başında Padişah varmış gibi görünse de Devleti yönetenler İttihat ve Terakki Cemiyeti idi. 1. Dünya Savaşı sonunda İstanbul işgal edilince meclis fesih edilmiştir. 

1. Dünya Savaşının kaybedilmesinden sonra ülkeyi işgale başlayan düşman kuvvetlerine karşı Anadolu’da bölgesel direniş grupları kurulmuştur. Daha sonra bu gruplar Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu adı altında toplanmıştır. Akabinde Anadolu’da yeni bir meclis kurulmuş ve seçimler yapılmıştır. Heyet-i Temsiliye Meclisin yürütme görevini yerine getirmiştir. Dönemin şartları-savaş hali-ekonomik sıkıntılar dolayısıyla güçler birliği ilkesi ile hareket edilmiştir. Herhangi bir şekilde muhalefet oluşumu olmamıştır-olmasına izin verilmemiştir. Bu durum Cumhuriyetin ilanına kadar devam etmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra Müdafaa-i Hukuk Grubu bildiri yayımlayarak Cumhuriyet Halk Fırkasına dönüştüğünü ilan etmiştir. Yapılan seçimlerde herhangi bir muhalefet olmadığı için seçim sonucunda Cumhuriyet Halk Fırkası göreve gelmiştir. Dönemin yapısı ve yeni kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendini toparlaması gerektiği için yine güçler birliği ilkesi benimsenmiştir. 

1924 yılına gelindiğinde CHF içinde farklı politikalar olması gerektiğini düşünen 32 vekil CHF’den istifa ederek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasını kurmuştur. Cumhuriyetin kurulan ilk muhalefet partisi TCF ile CHF arası sürekli gergin olmuştur. İki partinin de ülke için doğru olduğunu düşündükleri politikaları tavizsiz savunmaları kutuplaşmalara da sebep olmuştur. 1925 yılında çıkan Şeyh Sait İsyanı başladıktan sonra sıkıyönetim ilan edilmiştir. Sıkıyönetim sürecinde isyan ile ilişkisi olduğu gerekçesi ile TCF kapatılmış ve bazı vekilleri yargılanmıştır. Daha sonra İzmir Suikastı planının deşifre olmasıyla İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve eski TCF vekillerinden yargılananlar olmuştur. Yargılanan isimlerden biri de İstiklal Harbinin kilit isimlerinden Kazım Karabekir Paşadır. Böylece Cumhuriyet tarihinin ilk çok partili hayata geçiş denemesi başarısız olmuştur.

1930 yılına gelindiğinde Mustafa Kemal Atatürk’ün, Fethi Okyar’a direktifleriyle Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuştur. Buraya bir not düşmeliyiz; “Mustafa Kemal Atatürk’ün de bir muhalefet partisi olması gerektiği düşüncesinde olduğunu buradan anlıyoruz. Ve muhalefet partisinin temel görevinin de hükümeti denetleyerek aksayan yönlerin tespiti ve bu tespitlerin çözümü için çalışmak olduğunu da anlıyoruz. Fakat göreceğiz ki ilerleyen zamanlarda muhalefet partileri asli görevlerini yerine getirmek yerine kişisel hırs ve ihtiraslar yüzünden yönetimi ele geçirmeye; hükümeti yıkarak yerini almaya dönmüştür”. Mustafa Kemal Atatürk’ün güdümüyle kurulan SCF halktan büyük ilgi görmüştür. Fakat CHF yıllardır tek başına iktidarda olmaya alıştığı için denetlenme fikri rahatsız edici olmuştur. Hatta bazı CHF ileri gelenlerinden bazıları Atatürk’ü SCF’ye karşı kışkırtmaya da çalışmıştır. Zamanla SCF’ye Cumhuriyet karşıtlarının eline geçtiği iddiasıyla rejimi tehdit ettiği gerekçesi öne sürülmüştür. Atatürk de bu iddialar karşısında SCF’ye karşı duruma geçmek zorunda kalmıştır. Bundan dolayı Fethi Okyar partisini kapatmıştır. 

Kurulan 2 muhalefet partisinin kapatılması, seçimlerde açık oylama-gizli sayım yapılması ve şiddetli baskıların olması, hükümetin hiçbir şekilde uygulamalarının tartışmaya dahi açılmaması çok partili-demokratik Türkiye Cumhuriyeti Devleti önünde engel teşkil etmiştir. 

2. Dünya Savaşı, taraflara baktığımızda Müttefikler(demokratikler) – Mihver(totaliter-diktatörlük) Devletler arasında gerçekleşmiştir. Türkiye de uygulamaya baktığımızda uzun yıllardır muhalefet bulunmaması uygulamada baskın olması sebebi ile Türkiye Cumhuriyeti totalitarizme yakın bir konumdadır. Savaşı kazanan müttefiklerin tüm dünya üzerinden bu yönde büyük bir etkisi oldu. Totalitarizme yakın devletler bu etkilerden nasibini almıştır. Türkiye de bu ülkelerden biridir. Nihayetinde 1946 yılında siyasi partilerin kurulmasına, muhalif hareketlerde bulunan dergi-gazete gibi kurumların tekrar açılmasına izin veren kanun değişikliği kabul edilmiştir. 

1946’daki kanun değişikliğinden sonra Demokrat Parti gibi çeşitli partiler kurulmuştur. 1946 Seçimlerine CHF’nin karşısında DP de seçime katılmıştır. Fakat bu seçimde de açık oylama-gizli sayım ilkesi uygulanmıştır. Seçimin sonucunda CHF yine iktidara gelmiştir fakat bu durumdan halk hoşnut olmamıştır. Nitekim 1950 Seçimlerinde gizli oylama-açık sayım ilkesi uygulanmıştır ve seçim sonucu olarak DP ezici bir üstünlükle Mecliste yerini almıştır. İlerleyen yıllarda yeni pek çok parti daha kurulmuş, seçimlere katılmıştır.

Takvimler 27 Mayıs 1960’ı gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti tarihine kara bir leke olarak düşen Askeri Darbe gerçekleştirilmiştir. Bu darbenin sonucunda yeni yeni rayına oturan çok partili-demokrasi hayatı yine baltalanmıştır. Hatta daha da kötüsü seçilmiş başbakan ve iki bakan da idam edilmiştir.

 

KAYNAKÇA

 

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi Y.2016, C.21, S.1, s.275-288 TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞTE ETKİLİ OLAN DIŞ FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ Yrd. Doç. Dr. Abdulvahap AKINCI-Yrd. Doç. Dr. Sefa USTA 

İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi Y.2020, 9(2): 1092-1126 ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ SÜRECİNDE CHP’NİN SİYASAL POLİTİKASI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME Dr. Mustafa SALEP

İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi No:45. (Ekim 2011). ss.45-72. TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ SÜRECİNDE SOLDA PARTİLEŞME Dr. Özgün ERLER BAYIR

KMÜ   Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 17 (29):4 1-52, 2015 TÜRKİYE’DE ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞTE ETKİLİ OLAN İÇ FAKTÖRLERİN ANALİZİ Abdulvahap AKINCI-Sefa USTA

Uluç, V. (2020). Türkiye’de Çok Partili Sisteme Geçiş: İç ve Dış Dinamiklerin Analizi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 17 (1), 465-486 

Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi XII/25 (2012-Güz), ss. 157-180 ÇOK PARTİLİ HAYATA GEÇİŞ SÜRECİ VE NECMETTİN SADAK Dr. Ayşegül ŞENTÜRK

 

YORUMLAR
  • Erşan Kuneri
    Erşan Kuneri 1 yıl önce

    Adnan menderesin bu kusursuz demokratik düzenin karşısında adeta nefesi kesilmiş. Çok faydalı bir makale olmuş. Hayırlı forumlar

YAZAR
enes-eskin-1643295470.jpg

Enes Eskin

ARA
REKLAM
EN ÇOK OKUNANLAR
BÜLTEN ABONELİĞİ

Son paylaşılan makalelerden, anında haberdar olmak için bültene katılın.

Sosyal Bağlantılar
hukukmirasim
hukukmirasim
hukukmirasim